Evet sayın seyirciler; yine bir "
tükürdüğünü yalama" hadisesi ile karşınızdayız: Ana Toti prodüksiyon gururla sunar:
"
Eleştirdiğin her olay gelir seni tırmalar!" (Vol. 3568)
Bu sefer konumuz yemek ve işte Ana Totinin geçmiş vecizelerinden bir demet:
"Bizim Türk kadınları bebelerine yemek terbiyesi vermeyi hiç bilmez, kaşıkla veledin peşinden koşar"
"Vallahi hiç çatal elimde Arda'nın peşinde koşmadım, ne yiyecekse oturur bizimle yer!"
"Hep masaya beraber otururuz biz, bebekliğinden beri böyle, tabii çocuk alıştı sofrada oturmaya, keyif alıyor ayol!"
Böbürlen, ahkam kes, eleştir, hor gör...Bir gün elbet patlar bir tarafında!
Şimdi benim anlamadığım, bu benim eskiden eleştirdiğim ama şimdi zinhar hiç bir yorumda bulunmayacağım "
kaşıkla peşisıra koşan analar"
daha çok yedirmek için mi, yoksa gerçekten gerekli olanı bile yediremedikleri,
bebeleri dötlerini kırıp 2 dakika oturamadığı için mi bu yola düştüler?
Bizim bu noktaya gelişimizi anlatayım..Aylin hanım kızımız zaten pek iştahlı değildi, balık baştan kokardı ya, işte o hesap belliydi meme emişinden bu günlerin geleceği...ama bu kadarını da tahmin etmemiştim..Katı gıdaya geçiş bir felaketti. O günlerle kıyaslandığında şu an Hopdediks kadar yiyor bile diyebilirim. Neyse zaten yemek vakti onun için boşa giden vakitti; daha eğlenceli şeyler yapmak varken neden o sandalyede çakılı kalınsındı ki? Yine de elle kendini beslemeyi sevdiği için önüne ekmek parçası, makarna, köfte vesaire konulduğunda oturuyor ve atıştırıyordu. 3 hafta kadar önce ne olduysa oldu ve giderek azalan oturma süreleri daha ayaklar sandalyeye değdiği an "
etinden et kopma" desibelinde ağlamalara dönüştü ve biz "
ah ne pratik ikea mama sandalyemizi" daha bebe
10 aylıkken emekliye ayırdık. Şimdi Aylin kız ya
kucakta dolaşarak yiyor, ya da
yerde oyuncaklar ile takılırken...Geldiğimiz noktaya inanamıyorum..Geleceğimiz nokta ise ürkütüyor; şimdiye kadar hiç gitmediğimiz çocuk eğlence parklı kebapçılarda Aylin oyun parkında takılırken elimde çatal her fırsatta lokmaları "tıkıştırıyorum"!!
Arda ile hiç yaşamadığımız bir durum olduğu için şaşkınım..
Hani ahkam keserken diyorduk ya; "
Çocuk kendi bilir ne kadar yiyeceğini, kendimiz doyacak kadar yemesini beklemeyelim, yedirmeyelim, kendi kendine yemeyi öğrenmesi için teşvik edelim, cart, curt"..İşte daha kendi kendini beslemeyi bilmeyen ve minumumda da olsa bir şeyler yemesi gereken bir bebe söz konusu olunca ne kadar kendi haline bırakabilirim bilemiyorum. Ayrıca kolda gezerken nasıl kendi kendine yemeyi öğrenmesi için teşvik edebilirim, hiç bir fikrim yok...İleride kendi tercihlerine saygı duyacağımı, az ve öz yemek istiyorsa anlayışla karşılayacağımı, feci iştahsız ve çiroz kıvamında bir çocukluk geçirmiş olan anasına çektiğini kabulleneceğimi düşünüyorum, söz vermiyorum..düşünüyorum..yapabilirim. Ama şu an değil..O yüzden yukarıda sorduğum sorudaki gibi "
daha çok yesin" diye mi çatalla peşinden koşacağım yoksa "
Ulan bari 2 gram yesin bea!" diye alması gerekeni mi tıkıştırmaya çalışacağım bilmiyorum. Tek bildiğim Aylin'in Arda gibi bizimle rakı sofrasında oturmayacağı...
Kızıma uzlaşma çağrısı yaparak bitiriyorum: "
Sevgili kızım, gel mama sandalyenle barış, vallahi billahi istediğin kadar yemeni kabulleneceğim ve sürekli "son kaşık" diye ağzına bir şeyler tıkıştırmayacağım!"
Bir de son kez olmasını umit ederek 3568 inci defa söz veriyorum:
"Bir daha hiiiç büyük konuşmayacağımmm!"
.jpg) |
son çare Arda'nın sandalyesini denedik, o da 7 dakika sürdü... |