30 Mayıs 2011 Pazartesi

Doğurdum a dostlar!! :)

Az kalsın sokakta doğuruyormuşum..
Saat 19:50 da Güven Hastanesine intikal ettik..
Araba park edilirken sancı tavana vurmuş, benim halim pek acayipti..Garfield gibi görünüyordum herhalde..
2 sancı atlatarak, puf puf nefesler eşliğinde kata ulaştık,
Hemen nst bağlandı, sancı gelince öyle bir sivrileşiyorki karın, nst pedleri fırladı yerinden!
10 dakika sonra Aslı Hanım geldi, muayene veee  '10 santim, derhal doğumhaneye!!!'
Daha arabadan eşyaları getirmedik ama..
Memo da yatış işlemleri için aşağıda..
Derken geliyor, Aslı Hanımla yeşilleri giymeye gidiyorlar..

Doğumhane..
Zaten itme isteği gelmiş..denemeye başlıyoruz..
1-2 derken 1 avazda kafa çıkıyor...ardandan müthiş bir rahatlama ile bedeni..
Hemen göğsüme yatıyor..
Memo kordonu kesiyor..
İşte geldi bizim nazlı kız!! :)
20;25...Hastaneye gireli 35 dakika olmuş!
3590 gr. 51 cm.
Pembiş bir şey..

Annemler zor yetişti Ümitköyden..
Bizi evden uğurlayan kayınvaldem ve abim şaşkınlar..
Eltim sancılarda destek olurum diye gelmiş, daha asansörde haberi almış, gözleri faltaşı :)
Memo sarılıp öpüyor beni...'Harikaydın karıcım!!'
Çok mutluyum çook! İyiki evde geçirmişim sancıları..

Acayip bir enerji geldi üzerime..
Tek eksiğim Arda'cım..Her an, her aşamada hep aklımda o vardı..
Çok özledim...


Biz iyiyiz, uzun bir hikaye yazacağım sonradan..
Dua eden, arayan soran, düşünen herkese sevgiler :)

29 Mayıs 2011 Pazar

Yetersiz sancı!!!

Cuma gecesi Arda kusmuş, beni çağırdı gece 3 gibi. Korkmuş, ağlamaklı "Bak anne, nooldu? Latak ıslandı!!" dedi. Üst baş değişti, ellerini yıkamak için tuvalete gittik, yine ağlamaklı; "N'aaptım anne ben?" dedi. "Olabilir Arda'cım, herkes kusabilir" dedim. Hemen vızıldama kesildi, ciddi bir tonda;  "Elet, Alican da kustu bir gün okulda, biliyol musun anne?!!" dedi ve ağlamaklı vaziyet bitti :)
Yanımıza aldık, uyku sersemi düşünememişiz, devam edeceğini düşünemedik yani. Biraz debelendi, su içti, konuştu ve uyudu..derken bir daha çıkarttı. Tekrar üst baş değişti..Kova aldık sonra yanımıza..2 kez daha çıkarttı, safra artık tabii, bir de gaarrk lar çıkıyor arada.."Nooluyor?" dedi, "Gaz çıkartıyorsun Arda'cım, miden rahatlıyor böylece" dedik. Aklına yattı, tekrar etti bir kaç kez ve uyudu..

Cumartesi evde geçti, biraz keyifsizdi, mideyi yormayacak, nispeten kuru şeylerle besledik, kuş kadar yedi tabii, ama hiç birini çıkartmadı, arada 37.5 gibi ateşi oldu ama daha yükselmedi, bol bol hastalık kaprislerini yaptı. Dolu yağdı deli gibi, uyukladık, Elif geldi akşam..biraz onla kudurdu. 10 da uyudu, kendimi banyoya attım, garip kasılmalar hissettim, banyo sonrası kasılmaların periyodik geldiğini hissettim, Memo'ya "Sanırım başlıyor, ben azcık uyuyayım, sen de geç yatma" dedim ve kendimi yatağa attım.12 de uyudum, 02 de kalktığımda her 10 dakikada bir kasılma geldiğini farkettim, biraz saat tuttuk, 3 buçuk gibi sıkıldım kalktım, evi toparladım, elma yedim, soda içtim..Internete bağlandım, feysbuka takıldım, saat 5 gibi bir ses:
- Anneee!
Koştum, acaba yine kustu mu diye..
Oturuyor yatakta:
-Bak anne, gaz çıkaltmıyolum, latağım teltemiz! dedi.
İçime sokasım geldi..Sarıldım, "Ne yapmak istersin?" dedim.
-Bülük latağa gidelim dedi
Geldik bizim yatağa, 5 ten 6 ya kadar konuştu, anlattı, güldürdü bizi...

Artık çok fena uyku bastırdı fakat beni, Haydi dedim uyuyalım...2 sancı arası ne kadar uyunursa o kadar..2-3 dakika kestirdim, Arda ve Memo horul horul.. Sancılar şiddetlendi. 7,5 gibi kalktım, yatamıyorum...çiş, su derken 8 gibi nişanımsı bir şey geldi..Hafif kanama, artık Aslı Hanım'ı arayayım dedim. "Nst ye bağlanın, hastaneden konuşalım" dedi. Toparlandık, duş aldım, kahvaltı ettik, babaanneyi çağırdık. O sırada Arda uyandı, anlattım, daha önceden de defalarca anlatmıştım bu sahneyi...İlk başlarda "Sen yanlız git anne hastaneye" derken, son bir kaç gündür "Sen yanlız gitme anne, baba da gelsin sana yardıma lapsın" diyordu..

Belki 20 kez aynı cümleyi kurdu, bir de benim karnımın altına koyduğum yastığı gösterip: "Anne, bak babayla ben senin için laptık bu lastığı, güzel olmuş mu ha?" diye anlatmaya ve sormaya başladı..Belki 30 kez...Garip bir hal vardı, sanırım o da heyecanlandı, öpüştük ve bizi yolcu etti kapıdan...

Hastaneye varınca sancılar azaldı, nitekim NST de çok kayda değer kasılma görünmedi, muayene de ise hiç açıklık yok..serviks hala geriye dönük...Evde dinlenerek beklemeye devam edebilirsiniz, isterseniz tabii hastanede de kalabilirsiniz dedi Dr. um. Eve geldik..Çok uykum var..Gerçekten gece 12 den sabah 9 a kadar gelen sancılar yok oldu neredeyse...Bozuk çalıyorum hafiften...Biraz yatıp uyuyacağım...Arda' yı özledim!!

Arda babaannede...Bizim evden çıkarken babaannesine "Bilaz yorgun hissediyorum" deyip tüm yol kucağında taşıtmış kendini...Bebekleşme tripleri başladı mı şimdiden ne?? :)                                  .                                                                                    

27 Mayıs 2011 Cuma

Keyifler gıcır

İçerdekinin keyfi gıcır herhalde..
Hiç niyeti yok çıkmaya..
41. haftayı da dün devirdik..

Aman sınavlarıma denk gelir mi? (4-5 Mayıs) diye ne panik yapmıştık oysa..
Ayy boğa olur inşallah diye de boşuna çene çalmışız meğer..
Ohh serinlikte gelecek bu sefer diye de erken sıvamışız paçaları..

Ama benim bir bildiğim varmış..
Hastane çantasını hazırlama konusundaki gevşekliğimin sebebi buymuş meğer..
İçime doğmuş gecikeceği..

Sabah nst ve ultrason bakıldı, yolunda herşey, ilk başta nst de çok zor bulundu kalp atışları, dedim heralde hemen yatıracaklar beni hastaneye, sonra bir pozisyon değiştirdi bizimkisi, dıgıdık dıgıdık duyulmaya başladı kalp sesi..suyu da yeterli vaziyetteymiş. Bekliyoruz...Aslı Hanım "Herhalde son güne kadar keyfini çıkartacak kızınız" dedi. "Hiç istemememize rağmen haftaya indüksiyona baş vuracağız gibi gözüküyor ama belli de olmaz tabii" diye de ekledi.

Şimdiye kadar hiç bir şekilde, şu zaman gelmezse şunu yaparım gibi müdahalelerden filan bahsetmemişti kendisi, hatta insanlar telefonda ee? ne kadar bekleyecek doktor? ne yapacaksınız şimdi? gibi sorular sorduğunda cevabım hep "Bilmem, konuşmadık öyle şeyler!" oluyordu ve ben çok seviniyorum bu tarzda bir doktoru tesadüfen yakaladığımız için..Benim müdahalesiz doğum isteğime saygı gösteriyor, şartlar elverdiği için de sakince bekliyor. Şimdiye başka dr olsa çooktaaan kesmişti beni..

Çok istemiştim aslında şöyle maceralı olsun bu sefer, ne bileyim cart diye bir yerde suyum gelsin; "Ayyyyy, suyum geldi!!!" diye haykırayım, etraftan "Yol verin kardeşim doğuruyor kadın!" diye vatandaş yetişsin filan :))

İşin esprisi tabii...Sadece doğal bir şekilde kendi başlasın istiyorum, normal sancı nasıl geliyormuş onu merak ediyorum (ilki de suni sancı idi).

Yani beklemekten yana dertli değilim çok, keyfim yerinde, gündüz geziyorum, evde keyif yapıyorum, kendime bol bol vakit ayırıyorum, dedim ya tek derdim her geçen günün müdahale olasılığını artırması...yoksa keyifler onda da, bende de gıcır!!

22 Mayıs 2011 Pazar

3 yaşa 3 hafta kala Arda Toti'si


Son 2-3 aydır inanılmaz değişti bizim toti. 3 ay geriye gidince de okula başladığı tarih çıkıyor önümüze. Gözle görülür, kulakla duyulur değişiklikler oluyor kendisinde bu aralar. Konuşma aldı başını gidiyor, kendi kendine iş görme yeteneği gelişti, herşeye "Ben yapabilirim, ben başarabilirim" diye atlıyor, sanki daha bir laf-söz dinliyor, kendi kendine oyalanma-oynama-dikkat toplama süreleri bayağı uzadı, ne bileyim bir olgunlaştı işte, ama hala daha sıkıştırmalık, yemelik, gıdıklamalık ve komik...En güzel zamanları diye düşünüyorum, hoş her dönem böyle düşünüp, bir sonraki dönem vazgeçip, yeni dönemin daha tatlı olduğuna kanaat getiriyorum, ama bilemiyorum, bıyıkları terleyip, sesi borazan olduğunda ve ayakları buram buram koktuğu zaman da bu kadar sıkıştırmalık ve yemelik olduğunu düşünecek miyim?? Sanmıyorum :)

Neyse aklıma gelen bir kaç not ve anektod:

* Babun-Derin bizdeler: Derin tuvalete gitti, Arda da arkasından; "Seyletcem beeen" diyerek. Tuvalette konuşuyorlar, bende kapı aralığından bakıyorum, Arda bir parça tuvalet kağıdı koparıp Derin' in eline verdi ve şöyle buyurdu:
   - "Delin, bak sana peçete kopaldim, al bununla çiş bitince kukunu sil!!"

* Akşam yemekte pilav yerken, pirinçleri sayar: "Bu Mrs Selin, bu Mrs. Hilal, bu Ekin Loya, bu Mahir, bu Ömer, bu da Ardaaaa!"

* Okuldan konuşurken: "Anne, Mrs Hilal'in saçlalı daile (daire) şeklinde, çok güzeeel!" (Hilal Hanım' ın saçlar kıvırcık!)

* Mrs Selin' in yeni başlayan Yunus'u alıştırmak için daha fazla onunla vakit geçirmesine biraz bozuldu sanırım, azcık gönül koyuyor gibime geliyor, nede olsa ilk aşktı kendisi :)

* Okula başlarken hep Mira' nın okulu dedik, geçen gün sabah kalktı, hazırlanıyoruz, her sabahki klasik soruyu sordu:
     -"Anne neleye gidiyooss?"
     -"Anne-Baba işe, Arda okula."
     -"Anne, Mia' nın okulu diil, Arda' nın salı (sarı) okulu diii miii??"

* Bu arada dönüşleri konuşuldu birkaç kez diye midir nedir, son 2-3 gündür Mira'yı sorup duruyor, Banuu duy sesimizi!!)

* Tv ye ilgisi bayağı azaldı, bir ara ürkmüştüm çok istiyor diye, şu ara hiç aklına bile gelmiyor, hele ki evde Derin veya Ekin gibi kendinden biraz büyük bir çocuk varsa, saatlerce aklına gelmiyor, inanılmaz güzel oyun oynuyor onlarla. Akşamları yemek sonrası-uyku öncesi Orman Kavşağı ritüeli var, hafta sonları da bazen kendi talep etmese de ben açıyorum, azcık bencillik ederekten...O zaman da Mater' ın abartılı hikayelerini seyrediyoruz. Sonra birden alakasız bir yerde "Anne, biliyol musun, ben eskiden bil matadoldum (matadordum) diyor aynı Mater gibi...Fakat o bir ikizler ve sanırım artık ne Mater ne de Şişi McQueen eski çekiciliğini korumuyorlar...Eş dost da bir dolu Mater almıştı oysaki doğum sonrası için..

* Kitaplara ilgi ise acayip arttı, başka bir postta yazarım favorilerini...

* Kendince kurnazlıklar yapıyor, mesela "Haydi Arda diş fırçalamaya!" dediğimde; "Anne, sen gel otul bu koltuğa ve bilaz dinlen!" diyebiliyor, yada ufak yalanlar: Yemek vakti geldiğinde ve menüde sevmediği birşey olduğunda: "Bundan okulda yedim" gibi..

* Bazı kelimeler düzeldi: "Kırsımı" = Kırmızı oldu, "Lütes" = Güzel oldu, "Gabila" = Galiba oldu..
   Ama hala: "Sıkaç" = Sıcak, "Tulunu" = Turuncu, "Şişmek "= Şimşek
ve bir sürü daha var bunun gibi...ve ben bunları çok seviyorum, kendim bile böyle söyleyesim geliyor çoğu zaman :)

* Bebek konusunda da elimizden geldiğince abartmadan, pembe bir tablo çizmeden anlatıyoruz, odasındaki değişiklikleri görüyor, bazen soruyor, bazen anlatıyorum hiç ilgilenmiyor, bilemiyorum, yaşayarak göreceğiz. Geçen gün sona kalan 3 isim konuşuluyordu, "Arda sence ne olsun bebeğin ismi?" dedim...Düşündü taşındı "Eliiiif" dedi. Seçeneklerimiz arasında olmayan ama bu aralar çok vakit geçirdiği ve çok sevdiği birisinin ismini...Memo' nun Amerika'dan gelen kuzeni, büyük aşkı Elif' in ismini uygun gördü :)

Şimdilik aklıma gelenler..Yine yazmadığım için bir kenara, tıkana tıkana yazdım..neyse...

Bu arada meraklısına not: Hala doğurmadım, 40+4 bitiyor bu akşam! Haydi hayırlısı...:)

                                                                       Elif ile mutlu mesut :)

                                                                          Derin ile, yine mutlu mesut! :)

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Ve 40 hafta biter...

40 haftayı 19 Mayıs gençlik ve spor günüde tamamladık, sabah terası yazlık sezona hazırlama çerçevesinde mangal temizleyerek, çiçekleri bitkileri budayarak, akşamüstü de cümbürcemaat Ali' nin doğum gününü kutlayarak, isim konusunu kalabalık ailede masaya yatırarak, yiyerek, içerek...Ali' yle çok istemiştik aynı gün doğmuş olsunlar diye halbuki...

Pazartesi (16 sı) Aslı Hanım' ın NST de periyodik kasılmalar görmesi ve "bugün-yarın..." cümlesini kurması, benim de nedense 17 sini nicedir pek bir uygun görmem ile Salı gününü bekleyişle geçirdim, hatta sabah yerimde duramadım, evi temizledim, z.yağlı fasülye ve Arda' ya sulu köfte pişirdim, daha da duramadım, çıktım ofise gittim, masama oturdum, çalışır pozda milletle geyik çevirdim filan falan...

Ertesi gün beklememeye karar verdim :)

Bugün (20 Mayıs) yine kontrolüm vardı, NST ye bağlı, annemle tvdeki yemek programlarına bakarken Aslı Hanım geldi, bütün pazartesi gecesini beni düşünerek ve telefonunu kontrol ederek geçirdiğini söyledi, gülüştük...
"Ve bugün de hiç kasılma yok, demekki o günküler geçiciymiş" dedi. Muayene ve ultrason için diğer odaya geçtik, ilk defa vajinal muayene yaptı ve "serviks tamamen kapalı ve geriye dönük, henüz hiç bir hazırlık yok, bekliyoruz o zaman" dedi. Su ve plasenta iyi durumda, Totinaz gayet hareketli, şimdilik rahatça bekleyebilirmişiz..Salı günü görüşeceğiz yine...

Aslında keyfim yerinde, dert etmiyorum beklemeyi, Arda'yla ful vakit geçirmek, o uyuduğunda veya okulda olduğunda ayağımı uzatıp keyfime bakmak güzel allah için, biliyorum bu gevşek vakitler bitecek :)
Tek düşündüğüm her geçen günün müdahaleleri bana yakınlaştırdığı, o konuda huzursuz oluyorum..Doğal bir şekilde kendiliğinden başlasın istiyorum...Umarım gerek kalmaz indüksiyona veya başka şeylere...

Haa bir de boğa yapamadık ya şu kızı, şimdi uğraş dur 2 tane ikizlerle :)

16 Mayıs 2011 Pazartesi

39+4

(Akşamüstü yazmıştım..)

Şu an keyifteyim..
Salondaki kanepe battı, rahat edemedim..
Odaya geldim, perdeleri çektim, odayı kararttım..
Yatağa attım kendimi..(lafın gelişi..özenle ve yavaşça yerleştirdim kaideyi)
Arkamda 3 yastık, 4 üncünün üstünde, yanımda bilgisayar..
Bacaklarımın üzerinde bir tepsi..
Üzerinde 1 fincan kahve, kafeinsiz..
1 tas çilek..
1 kutu bademli kurabiye ve 1 adet badem ezmesi topu..
Tepsiyle aramda koca bir göbek..
Kurabiyelerin pudra şekeri üstüme dökülüyor..
Yazıyı yazarken de dönmekten mütevellit boynum ağrıdı, eller alışık olmadık pozisyonda, sürekli yanlış basıyorum..
Ama olsun..keyfim yerinde..
*
*
Bu sabah kontrole gittim..
NST de içim geçerek, göz ucuyla da tv deki boktan gündüz yayınlarına bakarak oyalanırken..
Aslı Hanım girdi odaya..
"Aaa? Kasılmalarınız başlamış, hissediyor musunuz bir şey?" dedi..
"Yoo" dedim.."Bazen dertop oluyor karnım ama hareket ediyor gibi  algılıyorum"..
"Demekki ağrısız kasılmalar" dedi..."Ama bayağı düzenli geliyorlar.."
Ultrasonda kafa iyice yerleşmiş göründü, suyu filan iyiymiş, sıkıntı yokmuş..
"Bugün-yarın bekliyorum, ama bazen böyle olur sonra dahada uzar, belli olmaz" dedi..
*
*
Eğer bu arada gelmez ise cuma görüşeceğiz tekrar..
Bakalım..


15 Mayıs 2011 Pazar

Blogger sapıttı

Acaba blogger yine kafayı mı yedi, ben mi bi haltlar karıştırdım? Aşağıdaki su altı fotolarıma bi dolu yorum gelmişti, hepsi uçmuş, Sarıçizmeli' nin kaç gün önce gönderdiği yorum yeniden geldi, diğerleri silinmiş, filan falan..Böyle birşey başına gelen oldu mu bu ara??

12 Mayıs 2011 Perşembe

39. hafta da bitti yahu?!?!

Mesaj-mail atıp merak eden tüm dostlara haber edeyim dedim..İşte gidişhat:

39. hafta bugün bitiyor. Güya 2 haftadır izindeyim ama daha ayağımı uzatıp evde 2 satır keyif yapmışlığım yok. İlk izin haftası sınav kalp çarpıntısı ile geçti, ikinci hafta da sınavın mutlu sonundan dolayı evrak hazırlama, adliye, nüfus müdürlüğü, muhtar, aile hekimi diye deli danalar gibi koşturarak geçiyor..Olsun gayet mutluyum, iyi bir sebeple hazırlıyorum ya evrakları gerisi boş..

Hem zaten evde durasım da yok, deli depmiş gibi dolanasım var, yukarıdaki işlere ek olarak eksik gedik var mı, doğumdan önce neler yapsam, sonra nelere fırsat bulamayabilirim gibi sorularla beynimde yüzbin tilki dolanarak, plan yaparak geziniyorum..Fırsatı bulduğumda Memo' nun ofise kamp kuruyorum, oturuyorum internette takılıyorum, ortağıyla çene çalıyorum, decaf kahve yapıyorum, hani sekreter görevi görebilirim isteseler, o kadar hoşuma gidiyor ofiste takılmak.."Niye eve gidip keyif çatmıyorsun?" diye soruyor Memo şaşkınlıkla..."Amaann 5 kat çıkamam" diyorum..Tek sebep bu mu acaba..?

Kendi ofisime de uğradım, yeni yerim için evrakları kontrol ettirmeye gittiğimde, masama oturdum, özlemişim!! Nuray kahve getirdi, ofis arkadaşları ile hoş beş ederken, aa şu iş nasıldı, bu dosya ne oldu derken bir baktım iş yapıyorum..gocunmadan, istekle..hem arkamda birşeyler bırakmama dürtüsü ile, hem de bir daha oraya dönmeyeceğimi bilmenin garip burkuntusu ile..Seviyorum çok ofisimi..ortamımı..Şartlarım iyileşecek öbür tarafta ama burası benim için çok ama çok özel kalacak..

Neyse, evde duramıyorum kısaca..fırsatım olsa da kalmıyorum, onu farkettim..Belki de doğumdan sonra eve tıkılacağımı bilen zihnimin bir oyunudur bu..Garip, severim aslında ama yanlız kalasım da yok bu aralar..

Uyuyamıyorum bir de..Daha doğrusu uyumak istemiyorum..Yoruluyorum tüm gün, bir önceki gece gene geç yatmış oluyorum ama yine de 2 lere kadar oturuyorum..Arda'nın uyumasını beklerkenki 10 dakikalık kestirme yetiyor bünyeye, cin kesiliyorum sonra. Misal dün gece 3,5 da yattım, tüm gün koşturdum, saat 01:00 oldu hala yatasım yok..Gözler fıldır fıldır..

Acayip bir hazırlık ruh hali de başgöstermiş durumda 2 haftadır filan..Kaç küsur parti çamaşır yıkandı son 2 haftadır bilmem..Daha hastane çantası hazırlanmadı ama olsun, ev sürekli yumoş ekstra kokuyor :)

Fiziksel duruma gelince toplam 12 kilodayım, ilk hamilelikten 5 kg daha az. Ödem pek olmadı ama acayip bir basınç ve ara ara sızılar hissediyorum ki ilk gebelikte, daha öncede yazmıştım, hiç hissetmemiştim. Dün hastanedeydim..NST bakıldı, ultrasonda suya filan bakıldı, herşey yolunda gözüküyor şu an için, Totinaz da 3.300 gr olmuş...Pek hareketli, bazen canımı acıtıyor, bir de devamlı hıçkırık halinde...Pazartesinden itibaren 3 günde bir gidecekmişim..

Bakalım ne zaman gelecek hanım kızımız? Umarım kendisi bana, benim gebelik özelliklerim de anneme çekmemiştir zira ben 42 haftalığım, canına okumuşum Ağustos sıcağında annemin!! İçimden 17 si geçiyor, bakalım hayırlısı..


                                                  Foto geçen gebelikten..Doğuma 12 gün kala...

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Benim meskenim...denizdir, havuzdur, SUdur!!


Bu TotiNaz kız ile beraber Çanakkale boğazını geçtiğimizi söylemiş miydim hiç?? :)
















Fotolar Ahu Savan An.
Kendisinin su altında ikinci denemesiydi..İkimiz için de batmak, koordineli su altında kalabilmek, anı yakalamak çok zordu..Tecrübe etmiş olduk, çok da eğlendik! :)
Ahu hikayelendirme  fotografları çekiyor asıl..Düğün, doğum, sahne..
İlgilenenlere: www.ahusavan.com
                     www.facebook.com/pages/Ahu-Savan-...

9 Mayıs 2011 Pazartesi

04.05.2011..Tarihi bir gün!

Ne haftaydı ama geçen hafta!!
Karnım burnumda çok ama çok önemli bir sınav atlattım..
2 gün sürdü sınav, hazırlık aşamasını da sayarsak 1 haftamı çürüttü!
Gerginliği, karın ağrısı tabiiki aylar öncesinden başladı..
Acaba o tarihte doğurur muyum diye kurdum durdum..etrafım da hop oturdu hop kalktı..
Doktoruma "Rahmimi mi diksek Aslı Hanım?" bile dedim!!!
Güldü halime tabii.."Ben diksem de çıkacağı varsa patlatır çıkar" dedi..Vazgeçtim :)
Geçen hafta sonunu Memo' nun ofiste geçirdim..çalış babam çalış..
Ve Çarşamba günü (04.05.2011)  dananın kuyruğu koptu..
Sınavı aldım!!
Artık iş hayatımda çok daha iyi bir yerde olacağım..
Daha güvenli, daha sağlam..
Benim için, ama daha çok çocuklarım için iyi bir fırsat olabilecek bazı değişiklikler bile getirebilir hayatımıza..
Pek güzel oldu yani..
Zamanlama 10 numara oldu hatta..
Kontratım gelene kadar TotiNaz da ele avuca gelebilecek..
Sonrasında 2 çocuklu hayata ek olarak yepisyeni bir iş hayatı :)
Daha noolsun? Dilini ısır, kıçını kaşı!!!

Yukarıda not düştüğüm tarihte yani, çarşamba günü sınav sonucu yüzünden gevşek gevşek, suratımda salak bi gülümseme ifadesi ile evde dolanırken, 2 aydır kayıp olan ve üstüne 1 bardak soğuk su içtiğim tektaş yüzüğümü de cart diye elimi attığım bir yerde buluverdim..."Ohannesburger!" diyerek o günün benim günüm olduğuna kanaat getirdim ve evrene doğru koca bir gülücük attım, dışarı taşan eforimi de Arda Totisi' ni mıncıklayarak, yoğurarak ve kahkahadan çatlatarak attım!

Bu güzel haberlere eşlik etsin diye neşeli bir video yükleyeyim dedim..Bayağıdır video yüklememişim buraya zaten..Gönül isterdiki video düz olabilsindi ama ne yapalım artık, çekim hatası!!



Jingle Bells from Mehmet Yogurtcuoglu on Vimeo.

1 Mayıs 2011 Pazar

Pazar sabahı kıyağı

Bir önceki postta yazdığım pazar sabahı tokadından sonra bu sabah da bir kıyak yaşadık..yaşadım daha doğrusu..O kadar hoşuma gitti ki yazayım dedim, anı olsun, devamı olsun :)

Önce ufak bir girizgah: Sabah uykusundan hemen ayılırım ben, gözümü açtım mı, bitmiştir. Memo hiç ayılamaz. Ailede bilinir bu huyu, dalga geçilir, ayamaz bir türlü, afyonu patlamaz..Arda doğduğundan beri değişti garibim, daha atik ve atak olmaya başladı, yine de hep ben kalkarım sabahları, Arda da hep bana sardırır zaten..'Anneeeee kaaak!'
Çok ama çok nadirdir uyanamayıp 'Memo noolur sen kalk!!' dediğim, ben diyeyim 3, sen de 4.

Bazen akşamdan pazarlık yaparım; 'Yarın sabah sen kalk ve kahvaltıyı beraber hazırlayın ve beni sonra uyandırın olur mu?' diye..Tamam der Memo, ama sabah o kadar zor kalkar, Arda o kadar tiri viri yapar ki, yarım saat daha yatakta dursam da geri asla uyuyamam..Zaten aklımda içere onlarda kalır..huyum kurusun!

Neyse, iyiki ufak girizgah olacaktı...Gelelim bu sabah kıyağına..

Pıt pıt pıt ayak seslerine uyandım
Gece gelmemiş yanımıza
Yatağa çıktı, azıcık oraya buraya bakındı
Gitti perdeleri açtı
Aydınlıktan gözlerim kamaştı, hemen yumdum geri sıkı sıkı
Memoda hareket yok
Bende de
Kalkabilirim aslında, geç yatmadım
Sadece bekliyorum ne yapacak diye
Babasının yanına gitti
Başucundaki sudan içti
Usulca başladı konuşmaya, fısır fısır:
-'Baba, kak, hadi salona gidelim, baba kule lapalım, anne ululol (uyuyor), onun kaanı bülüdü (karnı büyüdü), ulusun bilaz daha'
 :)))
Daha ne isterim yahu!! Aslan oğlum benim! Halden de böyle anlar minik erkekim!!

Gözler kapalı bekledim Memo ne yapacak diye
Hemen kalktı
Arda' nın odasından lego sesleri geldi
İçim geçmiş
......
Duş sesine geri ayıldım
Kaka yapılmış, toto yıkanıyor
'Üşüdüm baba' dediğini duydum
'Gel yorganın altında ısıtayım seni' diye seslendim
'Aa! Anne uyanmış' dedi Memo
Suratında kocaman bir gülümseme, çırılçıplak daldı odaya cüce
Yorganın altında yoğurdum babam yoğurdum, baldırları, popoyu, enseyi, her bir köşeyi
Zor ikna ettim çıkmaya yataktan
Giyinip mutfağa gittiğimizde
Kızarmış ekmek kokusu, demlenmiş çayın buharına karışmıştı

Daha kıyak bir pazar sabahı olabilir mi?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...