20 Temmuz 2009 Pazartesi

Bu sene yoklama veremedik, mazeretimiz var...seneye inşallah!!



Yıl 2005, İzmir' deyim..
O zamanlar 'erkek arkadaş' statüsündeki Baba Toti' den bir mektup geliyor Karşıyaka' daki evimin posta kutusuna..
İçinden birtakım biletler çıkıyor; Rock'n Coke Festivaline kombine biletler + o senenin baba grubu The Cure konserine sahne önü biletleri!!!
Yaninda ufak bir not: "Hiç beraber kamp kurmadığımızı fark ettim"
Vayyy bee! Ne sürpriz ama!
İşte bu şekilde başladı bizim Rock'n Coke maceramız. Üst üste 3 sene gittik. Hepsinde de çadır kurduk, 2006 dakinde abartıp 3 gece kaldık. Nefis konserler izledik, çok içtik, çok eğlendik. İlk sene Barış' la gitmiştik, Derya' lar da vardı, 2006 da Babun ve Derin gelmişlerdi, Derin' in 3. yaşını doldurmasına 1,5 ay filan vardı, süper uyumluydu, 2007 de Kağan ve Selen' le gittik..Festival kamberleri, olmazsa olmaz ikili Meltem ve Sulhi ve ekürileri ise her 3 festivalde de mevcutlardı...

Biz kocacımla bu işi çok sevmiştik, festivale kampçı olarak katılmayı, "evimizi" oraya kurmayı, sabah çadırda uyanıp, dişlerimizi açık havada musluklarda fırçalayıp, kahvaltı yapmak için alana gitmeyi, çimlerde yayılıp etrafı seyretmeyi, sevdiğimiz konserleri beklerken bira içmeyi, istanbuldan gelenlerle buluşup şamata yapmayı, baba gruplarda sahne önüne gidip tepinmeyi, kurulan lunaparkta çığlık çığlığa "crazy dance" e binmeyi -ki bu noktada daha çok kızlarla takılırız-, tüm konserler bitip, biz de tükenince çorba standından mercimek çorbası alıp çadırın yolunu tutmayı ve alternatif çadırdan gelen müzik sesinde sızmayı...

Geçen sene festival yapılmadı, zaten Arda 2,5 aylıktı. Bu sene ise önceden 2 gün bırakır gideriz diye düşünmemize rağmen hayatımızdan meme olayının henüz çıkmaması yüzünden gidemedik.

Hafta sonu Dream Tv den ara ara canlı bağlantıları ve özetleri seyredip öfledik, pöfledik, feci şiştik! Eski anıları andık, fotolara baktık, seneye kesin gidicez planları yaptık. Bu sene "öörtmeniiim yoklar, bebekleri olduu!" şeklinde bir yoklama verdik, seneye acısı fena çıkacak, benden söylemesi ;)
Geçmiş festivaller anısına bir iki foto:





14 Temmuz 2009 Salı

İlk traş ve akşamına çayır çimende keyif

Arda çok ama çok az saçla doğdu akabinde de o saç tüy karışımı şeyleri döktü. Uzun bir müddet kel dolaşan minik toti sanırım 8 aylıkken filan yeni saçlar çıkarmaya başladı. 10 aylıkken ise arkasında lüleler oluşmaya başladı. Bence çok şirinlerdi. Fakat Arda' nın saçlarının uzama hızı doğrultusunda etraftan kestir baskıları da giderek artmaya başlamıştı. Kesin kararlıydım, bu saçlar kesilmeyecekti, doğum saçlarına kıyamazdım totimin, hemide çok ama çook şirindi lüleleriyle :) Ne var ki bastıran sıcaklar ile o lüleler ensede yapış yapış olmaya başladı ve ben sadece bu sebepten -ama sadece bu sebepten değil, mahalle baskısı da içime işlemiş sanırım- dolayı baba toti ye kestirelim talimatını verdim...Doooğru tuttuk ailemizin erkeklerinin berberi Ahmet' in yolunu. Cumartesi 11 Temmuz, Toti Arda ilk traşını oldu. Amerikanvari bir traş oldu, üstler uzun arkalar kısa. Hani şu gangsterlerin hayatlarının anlatıldığı filmlerdeki çocuklara benzettik baba toti ile. Bir zamanlar Amerika, film ileride çok büyük gangster olacak adamların çocukluğu ile başlar, ordaki veletler gibi...
Her neyse, garip hissettim ben, sanki birden bebeklikten çıktı, çocuk oldu gibi, ifadesi değişti. Beğenip beğenmediğime karar veremedim, tabiki benim yakışıklı totim her şekliyle muhteşkulade o ayrı da ne bileyim resimleri tararken lülelerde cok sevimliymiş bee! dedim.

Lüleler arkadan - önden görünüş. Terasta fazlasıyla dağılmış halde :)



Ahmet usta iş başında, çaktırmadan, ürkütmeden! Anne "eyvah gitti güzelim lüleler" bakışı ile :)



Aynı günün akşamı Banu Cenk Mira ile İncek' e gittik, düğün varmış, tenis kortlarının arkasındaki çayıra masa kurdular. Harika oldu, sanki evimizin bahçesinde gibi, kendi halimizde takıldık. Veletler çimde debelendi, tabiki Mira hanım yürüdüğü ve kendi kendine daha çok zaman geçirebildiği için daha bir tadını çıkarttı çimlerin. Biz ebeveynler ise yedik, biralandık, muhabbet ettik. Veletlerin uykusu bastırınca, düğün de halay kıvamına gelme sinyalleri verince toparlanıp, Cenk' in bifteklerini nerede yapalım, ne boyutta mangal gerekir konuşmaları eşliğinde terk-i diyar ettik.
Bücürler kafa kafaya :-)

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Toti sıpası bu aralar...

Totilerin küçük sıpası, en bi şirin mahlukat bu aralar:
- muslukların başından ayrılamıyor, akan suyla saatlerce oynamak istiyor, tabi tutanında beli kopuyor,
- pusetine kurulup kaptan köşkü misali, ellerini yanlara yaslayıp gezmeye bayılıyor,
- hayret ifadesi "aaaa?!" nidası tüm gün dilinden düşmüyor,
- 3. inciyi patlattı, 4. yü zorluyor,
- sürekli kucakta olmak istiyor, sanırım diş sıkıntılarından biraz mutsuz ve kaprisli :)
- mandal kovasından mandalları döküp geri kovaya tek tek atıyor, üstüste geçen çemberlerini sert bir şekilde ama büyük ustalıkla üstüste yerleştirebiliyor,
- duvardaki düğmelerden ışıkları kapatıp açıyor (bunda 11 aylıkken ustalaşmıştı zaten, hala en zevkli oyunlardan biri), "hadi aç" diyince "atç atç atç" diye söyleyerek işaret parmağını düğmeye uzatıyor,
- mumlara üflemeyi seviyor, ocağı yada mangalı görünce de pof pof diye üflüyor, dudaklarını büzüp bir kibar poflayışı var ki tadından yenmiyo :)
- tişörtümü veya geceliğimi çekiştirerek memeyi bulmayı biliyor :) bulunca da sevinç gösterileri yapıyor,
- basit kelimeleri tekrarlamaya yelteniyor ve şu kelimeleri söylüyor/söylemeye çalışıyor:
*aada = arda! yaydıra yaydıra ve bağırarak:) ilk kelimesi bu oldu sanırım, biraz narsist çıktı bizim sıpa:)
*anne-baba-dede (bayağıdır var, tam olarak anlamını bildiğinden süpheliyim)
*bıdı bıdı (banyoya giderken bıcı bıcı denilince tekrar ediyor)
*tiş (çiş - ilk kez bu sabah duydum!)
*opp = hoppaaa!
*abuda - abula (selviyle abla diyor diye yorumladık ve selviye ithaf ettik :)

bu arada Selvi' yle de oldukça iyi geçiniyorlar, buda beni çok mutlu ediyor...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...