22 Ocak 2010 Cuma

Çığlık Oyunu

Malum Dodo kuzen ile Arda' nın arası 15 gün..ikiz gibi büyüyorlar. Bu aralar oyunu ve aralarında kendilerince vakit geçirmeyi iyice artırdılar. Daha ufaklarken biz büyükler ne yediğimizi ne konuştuğumuzu anlıyorduk, dayak yemiş gibi bitiyordu ev gezmeleri :) Şimdi büyüdü sıpalar da beraber oyun oynar hatta itişir oldular :) Çok komikler beraberken, birbirlerini taklit ediyorlar, inceliyorlar, gülüyorlar, arada aynı oyuncağa sahip olmak için sinirler geriliyor filan...

Bakalım ilerde nasıl bir ilişkileri olacak..? Umarım iyi geçinir, beraber zamparalık yapmaya filan gider, tabii ana-babalarını üzmeden (!) ve merakta bırakmadan eğlenir, birbirlerine hep destek olurlar...

Ay düşününce bile garip oldum.. Bu cüceler büyüyecek de kızlara filan mı yazacaklar??? :-)




Ciglik Oyunu from Mehmet Yogurtcuoglu on Vimeo.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Bir bebekten katil yaratan sistem


Unutmuşum bu sene, çok etkilenmiştim oysa olay olduğu zaman..Ne zamandır gazete, haber çıktı hayatımdan, dünyadan haberim yok. Bloglarda gezerken gördüm o meşhur yürek burkan, göz yaşartan fotoğrafı, doldu yine gözlerim, unutmuşum yıldönümünü...Blogunda resme rastadığım anne ne güzel yazmış neden bu olaya değindiğini:
Linke rağmen bir paragrafını taşıyacağım buraya:
Oğluma şunları anlatmakla görevliyim ben:
Bir adamı sırtından vurmak vatanseverlik değil, kalleşlik, korkaklıktır.
Bu ülkeyi gerçekten sevmek, barındırdığı renkleri, farklı kimlikleri, dinleri sevmek demektir.
"Bak işte değişen bir şey yok" diyenlere inat sesini çıkarmak gerek.
Çünkü masum bir bebeği bir katile dönüştürmek mümkün...

Sevgili Hülya ağzına, yüreğine sağlık, yorumda iznini sordum ama bekleyemeden burda paylaştım, umarım kusura bakmazsın, tutamadım kendimi, çok etkilendim...

18 Ocak 2010 Pazartesi

Son havadisler

Ne zamandır Toti kişisinin büyüme ve gelişimi ile ilgili yazmamışım, ilerde çocuk (belki de genç adam) demez mi: "Anne sadece geyik çevirmişsin, ben mesela 19 aylıkken nasıl bir tiptim bilmek istiyorum !!?"

Buyursun okusun o halde genç adam :-)

*Elektrikli aletler ve dönen şeyler (düliliii) ilgi alanının yine odak noktasında. Lamba açıp kapatma, çamaşır - bulaşık makinesi, elektrikli süpürge, tepe pervaneleri (allahtan bizim evde yok!), ele alınan herşeyi yerde döndürmeye çalışmak en "in" aktiviteler arasında.

*Yeni aktivite: Parmak aralarında kalan çorap pamukçuklarına kıl olup, çoraplar çıktığı anda elleriyle parmaklarını aralayıp, sonrada işaret parmağıyla pıt pıt temizliyor! :-) (Utandın mı genç adam, ha? Hahahaaa!!!)

*Bir de diş fırçalama! Kitubi Damla' nın önerisi ile nenedent diş macunu aldık, her akşam yatmadan ve sabah uyanınca "mamaaa" diye banyoya koşuyor ve huşu içinde dişlerini fırçalatıyor.

*Hala çok kelimesi yok, bir dönem bir kaç kelimeye takıyor, sonra onlar gidiyor yerine yenileri geliyor, sanırım geç konuşacak. (anasının da 3 yaşında anca konuşuğunu göz önünde bulundurarak hiç önemsemiyorum bu konuyu)

*Daha çok önemsediğim şey ise hiç kendi kendine oyalanmaması ve hiç bir şeye adam gibi konsantre olamaması...çok çabuk sıkılıyor. :(

*Dans etmek, el çırparak dönmek, benimle garip yüz mimikleri yapıp gülmek, yine benimle "müzik durdu-anne dondu" oynamak pek keyiflendiriyor sıpayı.

*Gece memelerini azalttı, kendi yatağında uyuyor saat 3-4 e kadar. Sonra -artık rutine bindi- sesleniyor, birimiz gidip alıyoruz (artık sabahları hatırlamıyoruz bile kim gitti getirdi, saat kaçtı filan) ve eskisi gibi memeye abanmıyor, "hadi koy kafanı yastığa" diyince kafayı küt bir yere koyup uyuyor (genelde Baba totinin ortopedik sert yastığını tercih ediyor:) ) Fakat sabah 6 gibi uykusu hafifleyince "memmeeee" diye yapışıyor.

*İştah fena değil, sadece eskisi gibi "ne verirsen" yemiyor, seçiyor, sevmediği bir tat, bir doku olursa anında çıkarıyor. Canı çekerse çok maharetli bir şekilde çatal kaşık kullanarak kendisini beslemeyi biliyor, canı çekmezse abuk subuk mutfak materyallerini oyuncak olarak önüne istiyor, vermezsen çemkiriyor ve oyun oynayarak başkasının yedirmesine izin veriyor -ki ben bu işe acayip sinir oluyorum ama annelik vicdanıyla o şekilde beslemeye devam ediyorum.-

*Hergün muhakkak dışarı çıkıyor, parka gidiyor, temiz hava alıyor. Hafta içi günlerde uyku-yemek-park-meyve filan tüm saatleri çok düzenli, hafta sonu bizimle herşey alt üst oluyor, bambaşka bir rutini oluyor.

*Gymboree de deneme derslerine gittik..Oyun ve müziğe. Cuma sabahta resim var. Bakalım belki birinden birine haftada bir göndeririz totiyi. Pahalı geliyor biraz o yüzden e hadi yollayalım diyemiyorum, bakıcaz, hesap kitap işi...

*9 Ocak günü domuz gribi 2. doz aşısını oldu Arda..Bu da arşivde yerini alsın..

16 Ocak 2010 Cumartesi

Aaaa bize de ödül gelmişş hihi!! :)

Bazı takip ettiğim bloglarda görüyordum, kimi zaman birbirlerine ödül yada bir çeşit elim sende oyunu gibi olan mimler gönderiyorlardı. Bizim blogumuz çok aktif değil, montessori mail grubunu da çoğu zaman takip edemiyorum, dolayısı pek tanınmıyoruz :) O yüzden bize uğramazdı mimler, ödüller..ama dün bir baktım sevgili Esra bize günışığı ödülü-dostluk çiçeğini göndermiş, pek sevindim, ee artık Arda Totisinin de bir ödülü var, Keh keh :-)
Dediğim gibi bloga çok vakit ayıramasam da, montessori grubuna da yazamasam da yinede bu blog arkadaşlığı işi çok hoşuma gidiyor, bakıyorum anneler acayip bir dayanışma içinde, bazıları kaynaşıp oyun grupları kurmuş, minikler kaynaşmış. Bir derdi tasası olan gruba yazıyor veya blogunda dile getiriyor, herkes yardıma koşuyor, yorumlarla, cevaplarla...Güzel bir şey, dostluk sanal alemde de gayet samimi bir şekilde kurulabiliyormuş ;)

Bu çiçeği 12 kişiye paslamak ve onlara ufak notlarla haber vermek gerekiyormuş ama ben çok tanıdığım olmadığı için aşağıdaki 5 blogcu anneye göndereceğim. Daha önce alıp almadıklarını bilmiyorum..Aldılar ise bir de benden çiçek alsınlar bakalım :) Esra' ya da tekrar teşekkürler..

And the flower goes tooooooo:
Miracık Banu
Kitubi Damla
Hayal Alanım
Bora Canan
Aslı Zeynep

Dostluk ve sevgi ile ...
Ana toti :)

7 Ocak 2010 Perşembe

Spaghetti aşkına!!




Nasıl bir aşktır bu?
Sadece onu görünce mi heyecan yapılır?
Sadece o mu şapır şupur, ham ham yenir??

İştah azlığı mı desem, büyüme belirtisi olarak yemek seçme adeti mi desem bilmem, bu aralar herşeye kafa çeviren, özellikle kaşıkla verilen herşeye "kıl" olan Arda totoşu sadece spaghettileri sevinçle karşılıyor, hapır hupur götürüyor ve o uzuuun spaghettileri cok cok diye çekerken hiç çiğnemediği için tahminimce midesinde de aynı tabakta durduklari gibi uzuuun ve kıvrık bir şekilde duruyorlar!! :)



Neyse italyanlar sanıldığı gibi obezlik, şişmanlık filan bir kenara, hepsi kadın-erkek taş gibiler, bu bağlamda çok endişe etmiyorum, ayrıca makarna iyidir, besindir, fitaaamindir filan falan, ama anası gibi pekliğe meyil eden oğlumun minnoş barsaklarına ne derecede yarar onu bilemiycem...
Fakat hazırlaması da pek kolay ve keyifli yaaa :)

-ohh üstüne de suyu dikeyim kafama ki makarnalar iyi yüzsün midemde!!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...