31 Ekim 2011 Pazartesi

Serbis

Hani düdük Caillou' nun bir bölümü vardı..Keltoş cüce okul otobüsüne binmek istiyordu ama yaşı tutmuyordu, biraz mızıklanınca servis şöförü "bir soralım bakalım" diyordu, Caillou'ya sabretmesini söylüyorlardı, o da oturup otobüsün resmini çiziyordu, heyecanla bekliyordu ve ertesi sabah şöför "atla bakalım" deyince havalara uçup servisle bir tur atıyordu..Vee mutlu son..

Benzer bir durum yaşıyoruz..

Tek fark Arda efendi mızıklanmak yerine, feci bir yaygara kopartmış, istediğini alamayınca böğürmek ve kendini yerlere atmak sureti ile güzel bir temsil oynamış...Cuma günü okul çıkışında..Aslında ne zamandır istiyor "Şelom (Şenol) Bey'in serbisi" ne binmeyi. Bir kez bana denk gelmişti, sakince sormuştu ama mümkün olmamıştı, kendisi de çok üstelememişti.. Ben yoktum Cuma, Memo almaya gittiğinde olanlar olmuş...Babasına "Ben senin arabandan sıkıldım" demiş bir de..!

Hilal Hanım ve Mehmet pazartesi günü eve serbisle dönmesine karar verip, müjdeyi vermişler..

Yarın saat 5:15 de hırkamı omuzlarıma atmış, apartmanın önünde serbis yolu bekliyor olacağım..Bakalım bu tur nefsini köreltecek mi yoksa dahada coşup "Bi dahaaa" diye kopacak mı yeniden?

Not: Bugün ağaç diktik okulumuzun organizasyonu ile..Çok soğuktu ama çok keyifliydi. Biz her zamanki gibi verilen saatten yaklaşık 40 dakika geç gittiysekde bize de bir fidan bulundu! Totilerin fidanı oyun parkının hemen köşesinde bulunmaktadır..Seneye gidip hal ve gidişhat notunu vereceğim :)

Not2: İlk 2 fotodaki tatlı cücenin adı Mina. Arda'nın okuldaki son dönem favori arkadaşı :)



29 Ekim 2011 Cumartesi

5. ay biterken

Aylin'in gelişimlerini buraya hiç not etmediğimi farkettim. İkinci bebe ya, burda da nasibini aldı yavrucak..Öööyle kendi kendine büyürken anası blogda bile kendinden pek bahsetmiyor. 3. çocuk olsa, figürandan hallice olacak demekki...

Bugün tam 5 aylık oldu Aylin kız. Büyüdüğünün hakkını verircesinede son iki gündür yer hareketleri serisinde ilerleme kaydederek tırtıl gidişinde popoyu havaya dikip, dizler üzerinde anlık duruşlar sergileyerek emekleme sinyallerini verdi. Bu yer hareketleri becerilerinde sanırım Arda' ya göre daha hızlı gidiyor. Sanırım diyorum çünkü pek hatırlamıyorum Arda ne şekilde ilerlemişti bu hususta. Tek hatırladığım 7 aylık emeklediği. Bakalım Aylin kız ne zaman emekleyecek, daha mı erken yoksa hemen hemen aynı mı..Yanlız oturma konusunda galiba Arda daha hevesliydi. Tam 6 aylıkken desteksiz ve gayet löpçük gibi oturuyordu halının ortasında. Aylin daha 1 aya oturamazmış gibi geliyor, pek titrek ve nazenin geliyor gözüme..bilemedim..

Son 1 ayımız ama özellikle de son 15 gün beslenme konusunda biraz sıkıntılı geçti. İlk 2 ay gayet iyi emen ve düzenli ve yeterli kilo alan cüce, 3 ayda biraz su koydu ve ite kaka ortalamanın biraz altında kilo ile kapattı ayı. Çok dert etmedik ancak 4. ay gözle görülür bir iştah eksikliği yaşamaya başladı. Meme seansları ağlayarak kesilmeye, kısa sürmeye, biberon ise kıl olunan bir objeye dönüşmeye başladı. Ardarda gelen 2 şiddetli öksürüklü virütik hastalık da iyice limon sıkınca durum benim için can sıkıcı bir hal almaya başladı. Doktorumuz tepkilerini, motor gelişimini, keyfini oldukça yerinde bulduğu için rahat olsa da ana yüreği işte, bütün etraftaki bebeler semiz ve boğumlarda zengin olunca insan ister istemez içleniyor Kate Moss'un bebekliğine benzeyen bebesine bakıp..Hayır, acaba diyorum annem çok mu sinyal gönderdi evrene acaba ben  de bebekliğimde onun canını çokça sıkarken? Durum öyle ise ve bana benzeyen bebe isabet etti ise şansıma...s.çtık demektir zira ben ortakulda düzelmişim..pehh! Neyse, diyorum ya 2. bebede metanet tam gaz gidiyor. Yeni yeni başladığımız ek gıdadan ümitliyim. Doktorun "Belki de kaşıkla beslenmeyi sevecek çocuk, her bebek emmeyi sevmez" lafı dolaşıyor beynimde...Hadi hayırlısı..

İnsanları çok iyi tanıyor ve ayırt ediyor. Fazla görmediği insanları yabancılıyor, sanırım beyaz saçlı ve gözlüklü insanlardan biraz korkuyor. En favori kişisi ise Arda. Her durumda, zırlarken bile onu gördüğü an yüzünde güller açıyor!

Uyku ise ilk 3 aydaki şaaşalı halinden orta şeker bir kıvama geldi, geceleri uyurgezer, halusinasyon kıvamındaki kalkmalarım başladı..Hay bin kunduz! Arda' da cicim ayları daha uzun sürmüştü, 6. ayda başlamıştı beni maymun etmeye..Bu düdük 4. ayda başladı hünerlerini göstermeye...

Gerisi bildik şeyler..sürüne sürüne, döne döne ilerlemeler hatta acayip noktalara gitmeler, ayaklarını tutmaya kemirmeye çalışmalar, küvette çaf çaf suyu dövmeler, hatta karada da her zemini vurarak analiz etmeler, gülücükler, kahkahalar, sinirlenince ağzı büze büze söylenmeler...



14 Ekim 2011 Cuma

Yeni işim gerektirdiği için gazete okur oldum. İçim kalka kalka..Ne güzel bırakmıştım dünyadan haberdar olmayı..

Bu sabah yine alt üst oldum..

Kıbrıs'ta askerliğini yapan ve terhisine 1 hafta kalan er Uğur Kantar içtimaya geç kaldığı için Ceza aldı, "disko" ya kapatıldı ve öldürülesiye dövüldü. 2.5 ay komada kalan er önceki akşam öldü.

Yanında Uğur' un fotoğrafı var. Anne-babasını düşünüyorum fotoğrafa bakarken, şu bizim de geçtiğimiz yollardan geçerkenki hallerini..Koyunlarına sokup uyudukları, komik hallerine güldükleri, kakasını, yemesini, uykusunu dert ettikleri günlerini..Babasının oğluyla güreş tututğu anları, annesinin altını değiştirirken ayaklarını öpüp kokladığı anları..Her zaman yaptığım gibi empati kuruyorum, yerlerine koyuyorum kendimi..Arda' yı düşünüyorum...Deli oluyorum!

Sahi..Bilal' in sakatlığı neydi, çürüğe çıkmıştı değil mi?

İleride düzen ne olur bilinmez..Ama Arda' nın askerlik yapmaması için elimden geleni yapacağım...Vicdani redçi olursa en yakın destekçisi de ben olacağım...

Zaten böyle düşünüyordum, bugün haber ile yeniden hatırladım..o kadar...hissiyat budur...kendime not..hatırlatma..ne ise...

11 Ekim 2011 Salı

2. bebe nasıl büyür?

Valla ikinci bebe fazla takılmadan büyür.
Alın hemen yakın bir örnek size, katı gıdaya geçişten:

Sene 2008
Arda katı gıdaya geçerken çok heyecanlanmıştım. Doktorumuz bayağı ayrıntılı anlatmıştı. Neyi, nasıl, ne zaman, ne miktarda vereceğimizi. Bir dolu soru sormuştum, hazırlık yapmıştım. İlk iş gün belirlenmişti..O sabah taze yoğurt mayalanmıştı, akşam iş dönüşü, bizde kalmakta olan annem ve Mehmet yanımda olmak suretiyle steril edilmiş bir kaşıkla ilk yoğurt kümesi "haaam" yapılarak törenle Arda Totisi' nin ağzına götürülmüştü.


Gelelim bugüne:

4. ay kontrolünde Emel Hanım ufak ufak tattırmaya başlatın dedi. Doyumluk değil, tadımlık. Başka birşey demedi, biz de sormadık. Tamam dedik..Unuttuk gitti..Acelesi yoktu zaten. Arada bir niyetlendim, ya yoğurt yoktu evde, yada eskimişti. Dün akşam bir havuç soyduk koyduk önüne, kemirdi, yaladı, fırlattı attı. Bu akşam sofrada "Simoli" nin sabah getirdiği taze AOÇ yoğurdu olduğunu hatırladım. Aylin de bizle oturuyordu. Hadi dedim, tattıralım. Aldım bir kaşık çekmeceden, götürdüm ağzına. Şlap şlop yalandı. Kendi yemeğime döndüğüm her an ağladı.  :)

Ne tören, ne mayalanmış yoğurt, ne sterilize edilmiş kaşık...oldu da bitti maşallah!

Yoğurt mayalar mıyım..? Bilemiyorum..zaten pek tutturamıyordum :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...