18 Eylül 2010 Cumartesi

Arada kaynadı..kaynamasın!

Tatilin son 2 günü..
Yazacak çok şey var..Ama konsantrasyon sıfır..
3500 kadar foto çekmişiz..
Ne zaman ayıklar, seçer, tatil anılarını yazar, fotolarla bezerim bilemem..
Ama bu esnada arada kaynayan bir "olay" var..
Yazmamışım..
Yazılmayı hak ediyor..
Çok zorlu idi..
Sınandım sanki..
Bunu yapabildiysem herşeyi yaparım ben bu hayatta dedim :)
30 Ağustosta..Atatürk için, zafer bayramımız için yüzdük..Çanakkale boğazını geçtik..
Eceabat' dan Çimenlikkalesi' ne..
Yaklaşık 7 km.
İstanbul boğazından daha zor bir parkur..Birde balıkçı takviminde 31 Ağustosa denk gelen "mercan fırtınası" nın bir gün önce kopacağı da tuttu mu??
Pek şenlikliydi..midemdeki 5 litre deniz suyu ile midem bulanarak ve denizden yediğim dayak yüzünden beynim döne döne bitişe geldiğimde yeri öpecektim resmen..
Yaş kategorimde 1. olduğumu duyunca yaşadığım sevinci ve gururu nasıl anlatsam ki?? :)


İlgilenene sonuçlar...

8 Eylül 2010 Çarşamba

Referandumadumadumlu tatil




Yarın tatile gidiyoruz
Nicedir beklediğimiz 10 günlük tatilimize..
Yıllık iznin bir bölümünü kullanmaya..
Diğer bölüm ne zaman kullanılır, kim bilir..
Tüm yazı bozkırda geçirip, sıcakta kavrulduktan sonra..
Sırt ürpertisi ile mayoları valize koymak pek nahoş geldi..ayakta da "şoset" çoraplar..
....
Pazar günü tatile 1 günlük ara verilip, sabah uçağı ile dönülecek bozkıra..
Sandığa oy atılıp, belki bir de terastaki çiçekler sulanıp, akşamüstü uçağı ile dönülecek geri..
Denize..plaja..tatilin geri kalan kısmına..
....
Bugünü kirli yıkayarak, ütü yaparak, bavul hazırlayarak...
Tabii ki arada Toti'yi eyleyerek...
Ama her daim...Tayyibe, soyuna, sopuna, partisine, ekürisine, başımıza gelmesinde emeği geçen herkese saydırarak...kalaylayarak...
Oy kullanmayacağını duyduğum, çevremdeki "aydın" geçinen her bir bilinçsiz, cibiliyetsiz şahsa da teessüfler sunarak ve yine bir güzel kalayı basarak geçirdim...
Hazır mıyız? Hazırız heralde..

Fotolar 2008 Eylül Datça..Arda 2,5 aylık ve tipi çok komik, ben ise sarıkız, memeler belimde :)

7 Eylül 2010 Salı

Nenni olayları ve azcık geyik


Cuma günü 13:30 itibarı ile resmen "yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere" işe veda etmiş bulunuyorum. Son iş günümde de tüm ağustos boyunca yaptığım gibi, koşturarak, heycan ve stres yaparak, tırnaklarımı yiyerek yapmam gerekenleri yapıp, devretmem gerekenleri yarım yamalak devir teslim ettim, yine de çok huzurlu olamadan tatile ayrıldım, biliyorum tatilde telefonum çalacak bir çok kere :(
Blogu boşladım bu ay, yazacak nice şeye rağmen vakit pek kıttı..İş yerinde bir tek sadık yarim feysbukuma arada vakit ayırdım o kadar..Hayır eskiden akşamları da yazardım yada muhtemel postlar için foto seçerdim fekat artık gecelerde bir tuhaf, Arda paşayı uyuturken uyuyakalıyorum, istisnasız her gece, ayıldığımda yada koca tarafından dürtülmek sureti ile uyandırıldığımda ise öyle bir nalet öyle bir sersem oluyorum ki yapılan işten fayda gelmez..o kadar!
Emzirirken memede uyuyordu, benim de içim geçse de hemen ayılıp baygın Totiyi yatağa şutlayıp işime gücüme koyuluyordum..yemekse yemek, internetse internet, kocayla muhabbetse muhabbet filan..Arda zaten 9-9:30 arası uyuduğu için bana da bayağı geniş vakit kalıyordu..

Meme bitti omuzda masal dinleyerek uyumaya başladı bizim cüce. Eskiden ninni söylerdim meme emerken, artık kızıyor ninniye..Neyse bir müddet de böyle gitti..Sonra oda değişikliği oldu, evlenirken Baba totinin özene bezene kendisi için hazırladığı çalışma odasında nicedir gözüm vardı..Acayip aydınlık, geniş, yazın da serin bir odadır kendisi, Baba Toti çok faydalandığını iddia etse de oda pek atıldı bence, velhasıl dırdırlarımla beyin eti yiyerek amacıma ulaştım ve bir günde Dodo' nun da yardımıyla çalışma odası oldu sana evin küçük Toti' sinin odası. Taşınma esnasında Dodo "Çıkarın artık şu parmaklıkları" buyurdu, biz de itaat ettik..İşte o gün bu gündür, Arda yatağında paşalar gibi, ben de onun yanında yerde, 2 minderi bitiştirip üzerine tünemek sureti ile, beyfendinin sırtını kaşıyarak ve de masal anlatarak uykuya dalıyorum..
Velhasıl bu "yatarak" uyutma işi bana yaramadı, belki bu dönemde antreman yapmam da işin tuzu biberi olmuş olabilir, neticede akşamlarımız bitti..Arda daha fitaminken hep yaptığım üzere bu konuda da milleti cayır cayır eleştirmiş, ukala ukala ahkam kesmiş, çocuğuyla beraber uyuyan anneleri kocalarına ve kendilerine vakit ayırmamak ve asosyal olmakla suçlamış, Banun'la yaptığımız "derin" sohpetler sırasında aman da ne topa tutmuştuk "bu tarz" kadınları..Hay dilimi eşşek arısı soksaymış, zaten neyi eleştirdiysem, neye vit vit öttüysem hepsi başıma biiir bir geldi. Babun ucuz kurtardı, veledi uyku sever, saat 9 da "beni yatır anneeeaaa!" diye hönküren bi tip çıktı, piyango işte! Terazi burcunun çok uykucu olduğunu, o yüzden ettiği ukalalıkları yalamayacağını, oh işte ne de rahat ettiğini belirtti bir sohpet sırasında..Tabii gayet sistemli bir şekilde uyguladığı Ferber de çok işe yaradı...Demekki neymiş? Bir daha doğurulursa Ekim ayına isabet ettirilecek, vede Ferber Amca hatmedilecek! :)

Yazı hiç planlamadığım bir minvalde ilerlemiş, sanırım geyik yapasım varmış benim :) Aklımda uyku konusunu yazmak vardı nicedir, ama bu şekilde değildi, neyse girizgah yapmışken devam edelim..

Bu arada yazın başından beri uyuma saati 22:00, bazen 22:30 lara çekildi. Yemeğin geç yenmesi, havanın geç kararması önemli etkenler, ancak artık "haydi uyku vakti" dendiğinde eskisi gibi paşa paşa odaya yollanmaması en önemlisi sanırım (ki bu durumu Hülya' nın yazısında arkadaşı Aysun' un sözleri olarak belirtilen cümle güzel açıklıyor)

Artık kendi yatağında uyuyor olması iyi bir şey, omuzda masal anlatmak zorlamaya başlamıştı, hele bu seneki Ağustos sıcağında hiç çekilmezdi, allahtan oda taşınması, parmaklık çıkması ve benim yere kıvrılmamla yatağında uyumaya başlaması temmuz ortasına denk geliyor, henüz aşırı sıcak başlamamıştı..

Ancaaaak, kesinlikle meme emdiği zamandan bize miras kalan yanımıza gelme huyu hiç değişmedi. Gece saat 02:22-03:00 arası muhakkak uyanıyor ve sesleniyor, ben de eskiden olduğu gibi alıp yanımıza getiriyorum, tek fark meme yok...Aramıza gelince büyük bir mutlulukla, asıl yatması gereken yere gelmiş gibi suratında şapşal bir gülümsemeyle geri uykuya dalıyor. Meme zamanları işin kolayına kaçıp, yatarak emzirmenin, aramıza almanın kaçınılmaz sonucudur bu..evreka!!! :) Bu konuda eskiden çokça eleştirdiğim, ukelalık yaptığım bir konudur, işte allahın sopası sana! İşin garibi çok da dert etmiyoruz artık bu konuyu, hatta keyif alıyoruz, ve her çocuğuyla uyuyan anne-baba gibi "Amaaann ilerde istesek de gelmeyecek zaten, bir daha ne zaman yatacağız beraber?" diyoruz, yada ben diyorum en azından..Züğürt tesellisi mi bilemedim :)

Gündüz uykuları 2 saat civarında seyrediyor, 13:00-15:00 arası. Fatoş' la daha düzenli, hafta sonları bizimle bazen 1 saat filan kayabiliyor, misal bugün 14:00 de uyudu ve hala uyuyor, 3 saate tamamlamak üzere, anasına kıyak geçti :)

Gündüz uykularına biraz daha ayak diretiyor, akşamları rutinler sağlam, mesaj çok açık, sadece şansını bir deniyor akıllım :) Yine de çok yakınmayayım, şimdilik uyku konusu hiç de dert edilecek bir kıvamda değil.

Şu ve bu kitaplar son 1 aydır inanılmaz revaçta, her uyku öncesi muhakkak okunuyorlar, kitaplara çok da aşık olmayan Arda bu kitaplara fena sevdalandı..Karakterlerin ve hayvanlarının adlarını ezbere biliyor, özellikle doktorda okunurken her olayı teatral bir şekilde canlandırıyor(uz). Bu 2 kitap olmadan kesinlikle uyku rutini tamamlanmış olmuyor ve fena canı sıkılıyor...

Yıllık izinden nasıl buralara geldim bilemedim bir an, kısa blog tarihimin en düşünmeden ve geriye dönük okunmadan yazılan yazısıdır bu sanırım...


Not: Bu yazı 3 gündür taslakta bekliyordu, Nehir' in melek olduğunu duyduğumdan beri yayınlamak içimden gelmemişti...Büyüklerin bir lafı vardır ya; allah sıralı ölüm versin diye...Genç kayıp çok berbat..hele çocuk..bebek...İnsan isyan edemeden yapamıyor, neden bu illet hastalık minicik bir bedeni seçer de mesela meclisteki kıçı yağlı, hırsız, adi, namussuz herifleri seçmez ki...???

Umarım gittiğin yerde buradan daha rahat ve huzurlu olursun kuzucuk..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...