6 Ağustos 2013 Salı

Gezi notları - 2 "Koca yolu bekleyen karılar"

Giriş - Intro için TIK
Gezi notları - 1 "Burası hangi dünya?" için TIK


1 haziran cumartesi

Sabah gözümü endişeyle açtım, kabustan uyanır gibi. Ahali uyuyordu. 3 saat uyuduğum için görünüşte zombi gibiydim ama içten bildiğin çakı. Kahvemi koyup telefonu elime aldığımda karşılaştığım bu fotoğraf karşısında hüngür hüngür ağladım. 


Biz uyurken olmuş..O insanları bulup tek tek kucaklamak istedim, İstanbul'da olmadığıma üzüldüm, gururdan göğsümün kabardığını, evet evet fiziksel olarak göğsümün, kalbimin şiştiğini hissettim.

Bugün itibarı ile maalesef ipad ve telefon hiç olmadığı kadar günlük yaşama ve çocukların gündemine girdi. Ipad kısıtlı bir şekilde sadece Arda'ya veriliyordu, o da sorduğu zaman ve genellikle Aylin yattıktan sonra, kendisi yatmadan az evvel..Benim akıllı telefonum yeniydi ve internet için kesinlikle onların yanında kullanmıyordum. Mehmet'inki zaten yarı akıllı olduğundan mütevellit telefon ve sms harici hiç kullanılmazdı. Evet, içimizdeki haber alma, paylaşma hissi o kadar kuvvetliydi ki kurallarımızı ister istemez çiğnemiş, un ufak etmiştik.

Öğlen Mehmet Arda'yı alıp çıktı, alışveriş vs. için. Abim Kızılay'da, ara ara konuşuyoruz. Aylin uykuda ben pc başındayken, yüzmeden Başak aradı, Kızılay'da feci gazlanmış, sığınmaya geldi. Aylin uyanınca Başak Kızılay'a arabasını "inşallah" almaya ve evine gitmeye, biz de Ömer'lere yollandık. 

Akşam Ali'nin tiyatrocu arkadaşlarından birinin düğünü var. Bütün aile oraya gidecek. Biz de Çise ile evde bebelerle takılıcaz. Düğün kısa kesilmiş, orada olan Behzat Ç. ekibi ile beraber ailemizin erkekleri ve Amerika'dan ayağının tozuyla gelmiş olan kuzen Elif Kızılay'a gittiler. Biz evde takip halindeyiz. Çocuklar uyudu, orda kalmaya karar verdik. 24:30 civarı Elif eve döndü ve bize telefonda kalabalığı, nasıl müdahale olduğunu, nasıl gaz yediklerini anlattı. Yorulmuştu ve kızgındı..Doğduğundan beri Amerika'da yaşadığı için, her ne kadar her yaz gelse de, her ne kadar gönülleri buradan kopuk olmasa da aslında bu ülke gerçeklerinden uzaktı, o yüzden onun için iyice ağır bir olaydı bence. Gurur duydum ben onunla, facebook una çok güzel mesajlar yazdı, Amerika'daki arkadaşlarını haberdar etti, olayları yaydı, bizzat yaşamak istedi ve sokağa çıkmaktan korkmadı!

Bu arada evde sadece takip ederek iyice şişen ben, artık sokağa çıkmak istiyorum, bir sonraki gün için facebooktan arkadaşlarımı organize etmeye çalışıyorum; "Kızlar yarın bebeleri satın kocalara, biz çıkalım, bu ne ya? Evde otur otur şiştim gari!" temalı postlarla..

Ömer 03:30 civarı döndü, yorgun ve sesi kısıktı. Biraz oturup anlattıklarını dinledikten sonra ben de yattım, dayanamadım yorgunluğa...aklım Mehmet'te.

Saat 04:00 civarı geldi. Gaz kapsülünü geri yollarken başparmağı yanmış, su toplamış, sesi kısılmştı..Direniş çantamız ise o gece zenginleşmişti...

Not: Gaz maskesi Mehmet'in adını vermeyeyim, büyük bir otelde çalışan bir arkadaşının gaz yemekten usanıp "Ehh yetti be!" diyerek otelin stoklarından hem kendisine hem Mehmet'e aldığı maske. Otellerde herhalde yangın vs için tutuluyorlar.

2 yorum:

anne kaleminden dedi ki...

takipteyim...

Itır dedi ki...

Yaşa anne kaleminden!
Her gün bir post geliyor ;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...