1 Aralık 2011 Perşembe

Kafada uçuşanlardan bir demet

Bu aralar kafada uçuşanlar...

--Uyku meselesine kılım. Büyüğün öğle uykuları bitecek mi? Nasıl bitecek? Hafta sonu uyumayan düdük hafta içi neden uyur? Kreşte dün yaşanan arıza yaşanmadan bu dönemi nasıl atlatırız? Geceleri ne zaman kendi kendine uyuyabilecek? Neden bu alışkanlığı kazandıramadık? Kazık kadar olana dek yanında kıvrılacak mıyız? Ya kız? Onda da aynı yolda ilerlemiyor muyuz? Bir 3-4 yıl daha çekilir mi bu iş? Acaba emzik almasından cesaretle atıp yatağına gitsem mi? Mi? mi? mi??? Poff!

--Yemek meslesine kısmen kılım..Oğlan bayağı yer oldu. Değişik şeyleri yani..Okulda çoktan açılmıştı yeni tatlara ama evde maksat kıltoşluk olsun, diretiyordu...Ammavelakin aştık! Evde de kereviz, patlıcan, kurufasülye ve salata yemişliği oldu son zamanlarda. Kuzenine gittiğinde ise karnıbahar yemiş geçen gün. Seçenek sunmak çok işe yarıyor bu arada. Kereviz günü pırasa da vardı. Hangisi dedim, hiç tereddütsüz kereviz dedi ve oturdu yedi, kendi seçimi olduğu için vızıklanamadı. Fakat 3,5 yılda geldiğimiz bu noktaya diğer zat ile gelebilmek için bir 3,5 sene daha mı var sorusu ve kızın kaşıklara karşı ağız büzmedeki harika becerisi hafiften kıllandırıyor beni.

--Türkiye' nin gündeminden midemin bulandığını hissediyorum..Siyasi, sosyal herşey..Şu işim gereği gazetelere boğuldum ya, gün içinde gerçekten boğuluyormuşum gibi geliyor. Bir tane bile yüz güldüren bi b.k olmaz mı kardeşim? Şööyle İsveç, Finlandiya filan gibi yerlerde, olaysız bir memlekette yaşamak istiyorum!

--Uzaklar demişken...Çok özledim seyahat etmeyi. "Yurtdışım geldi" yani. İtalya'yı özledim çok. 2007 de gitmişim en son. Çok olmuş. Gidip kendimi yemeğe, şaraba, kahveye, cornettoya vurasım var. Anıları tazeleyesim, eski rutinleri törenle tekrar edesim var...Aslında aralık ayında en güzel Almanya oluyor, en güzel noel marketleri orda ve Avusturya'da...En iyisi aralıkta bir hafta gitmek diyeceğim ama güleyim bu isteğime bir tarafımla bari "Hohohoooo!"

--Yılın en sevdiğim zamanı geliyor. Arda çok heyecanlı bu sefer, "Ne zaman evimizi süslicez anneciiim?" diye en ballı şekliyle soruyor arada.

--Hiç dizi seyretmiyorum, ilk ve son dizim "Bir bulut olsam" idi. Çok da severek izlemiştim. Konusu, müzikleri, oyunculukları ve hızlı gitmesi sürüklemişti beni. Evet hızlılık bence türk dizilerinin en sıkıntılı yanı..Uzayan sahneler ve sünen konular beni deli ediyor. Neyse diyecektim ki..seyretmiyorum hiç dizi mizi...ama Keşanlı Ali Destanı" nı seyretmek istiyorum. Lisede kendi çapımızda oynamıştık, belki ondandır çok severim eseri. Fakat 20:00 de başlayan bir dizi için hiç şansım yok!

--Haftasonları inanılmaz bir tempoda geçiyor. Hafta içi Fatoş Hanım'a bol bol kıyak geçen Aylin hanım kızımız hafta sonu sadece minik şekerlemelerle idare ediyor, ev darmadağın oluyor, Arda haklı olarak ultra ilgi bekliyor ve evden çıkışlarımız bir felaket oluyor..Bu arada farkettimki tek dinlendiğim anlar evden cozutarak çıktıktan yada kendimizi kapı dışarı attıktan sonra diyeyim, gideceğimiz yere kadar arabada geçirdiğimiz süre...Koltuğa oturduğumuz an ağrıyan belimi gerdiriyorum, ayak bileklerim sööyle bir döndürüp, koltuğa gömülüyorum ve mel mel dışarı bakıyorum...saaddet! :)

--Arda hayatımıza girdiğinden beri komik birşey yaşıyorum bu arada..Eş dostla birlikteyken, yemek yenilirken özellikle, sofrada konuşulan konuları hiç takip edemiyordum..Ya başı ya kıçı kaçıyordu. Şimdilerde hem baş hem kıç kaçar oldu. Neyse her seferinde "Hmm, bu konu önemli, öğrenmeliyim" yada "Ay acaba bu noktaya nasıl geldiler?" diyerek konuyu kafama yazıyorum ve "Yatarken Memo'ya soriim muhakkak" diyorum ve fakat her zaman unutuyorum o kafama not ettiklerimi...Pek geri kalıyorum dost meclislerinde dönen muhabbetlerden..Size de oluyor mu?

--Evimizin dekorasyonuna taktım bunca iş arasında..Her yerini, her şeyini değiştirmek istiyorum..Hatta külliyen taşınmak istiyorum ama cesaret edemiyorum..Zaten cesaret etsemde hem taşınmanın hem de yeniden ev yapmanın ne kadar masraflı olduğundan pekala haberim olduğu için hemen def ediyorum bu düşünceleri kafamdan ama eve uyuz olmaya da devam ediyorum..

--Hormonlarım yine lohusalık ve gebelikteki gibi bu aralar, niyeyse?..Dün akşam Arda ile Cars'ı seyrederken Şimşek'in Kral'ı iterek yarışı bitirttiği sahnede ağladım!! Bu arada filmi de ne kadar bölük pörçük seyrettiğimi farkettim. Sanırım hep o "çisfilim" anlarını ev toplama veya yemek yapma fırsatı olarak kullanmışım!! :)

Bu kadar şimdilik...Arda'yı almaya kreşe gideceğim...Beni görünce çıldırıyor sevinçten :)
Bu akşam bizde pizza, şarap, salata ve akabinde yılbaşı ağacını kurmaca var...Biraz iyi hissedelim dimi ama??

5 yorum:

Unknown dedi ki...

ben de aralık ayının gelmesini zor bekledim. sırf ağaç süsleyebilmek için

ZEYNEP dedi ki...

uff hepsi cok tanıdık hepsiii..Ama bosver , agacınız cok guzel olsun, kurarken eglenin emi? Biz azcık daha beklicez bakalım, daha yenı yıl gelemedi bizim eve..

annesininoglusu dedi ki...

evet evet şarap iy,i gelecek size:))

Sermin dedi ki...

o dekorasyona merak salma neden biliyor musun!! hep aynı şeyleri yapmaktan dolayı oluşan o sıkıcı rutinden. 2 çocuğun yeme, yeMeme, ağlama, uyuma, uyuMama vb.. rutinleri. onları değiştiremeyeceğine göre sözümü dinleyen şeyleri değiştireyim bari diyorsun. onlar da eşyalar oluyor. bende de bu sevda var şu aralar.

ayak izleri-sevgi dedi ki...

yeni yıl yeni umutlar için geliyor.. herşeyin düzeleceğini umut etmekten başka bişiyde gelmiyor elimizden.. o şaraptan benimde bi kaç kadeh içesim var tabi bıdık kızımı saat 11den önce uyutmayı becerebilirsem.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...