Banu'yla yogaya başladık biz, pre-natal yogaya, yine aynı yerde, yine Pınar Canko ile.
Arda' da testler ve haliyle amniyosentez bitince başlamıştım, aman herşeyin yolunda gittiğine emin olayım da diyerek. Ve son günüme kadar devam ettim. 40+2 bir cumartesiydi ve ben dersimi yapmıştım, aynı şevkle ve keyifle, ertesi gün 40+3 de Arda geldi zaten..
Banu' da Mira' ya hamileyken gitmişti, ama ay farkından aynı sınıfta olamamıştık..
Neyse, bu ikinci hamileliklerimizde ikimizde biraz "oralı olmadığımız" için, "Hadi" dedik, "havaya gireriz hem!" :) Şaka bir yana, acayip faydasını görmüştüm, yine göreceğimi biliyorum. Esnetmeler, gevşeme, odaklanma, egzersiz (hem de en kas ağrıtan ve ertesi gün tutulmaya sebep olanlarından) nefes teknikleri, kegeller filan..Hem kendime ayrılmış sakin saatler olarak görüyorum yoga saatlerini hem de bedenime fayda sağlayan bir aktivite olarak.
İlk yoga sınıfımdan 2 tane arkadaşım var bu arada, hala görüşüyoruz. Hatta geçen cuma hepimiz bebeleri satıp kocalarla beraber balık yemeye meyhaneye gittik, pek keyifliydi. Doğumlarımız peşpeşe olmuştu ve biz sudan çıkmış balıklar şeklinde sürekli telefonlaşıyorduk, senin ki nasıl, emme nasıl gidiyo, memeler yara oldu mu, kac saat uyuyor gibi ilk başlarda merak ettiğin ve acaba sadece bizde mi oluyor? diye sızlandığın konularda konuşup fikir alışverişi yapmak üçümüzede iyi geliyordu. Bebeler azıcık kıvama gelince görüşmelere başladık. Her cuma öğleden sonra birimizin evinde, hava güzelse parkta bahçede. O zaman akşamüstü de uyudukları için herkes bir ara evin çeşitli odalarına dağılıyor, ha gayret bebeleri uyutuyor sonrada ohhh çaylara böreklere keklere yumulup muhabbet ediyorduk. Bir nevi gün gibi, bebeler ufak olduğu için paylaşım, oyun filan hikayeydi, belki kendileri gibi ufak yaratıklar görmeleri iyi oluyordu tabii ama daha çok bize terapi gibiydi :)
Zamanla iş güç sebepleriyle bu kadar sık görüşemez olduk ama dediğim gibi yine de arada görüşüyor, konuşuyoruz. Bu arada Defne ve Irmak' ın annelerine burdan selam, kızlara da kocaman birer öpücük yollayayım ;)
Ben bu post yazma işine hep kafamda başka bir şeyler ile başlayıp, yazarken dağılıyorum..Aslında sadece ufak bir anektod anlatacaktım yahu!
Geçen gün yoga dersindeyiz, iş çıkışı saat olduğu için sayıca azız. Banu, ben ve 2 kız. Esnetmeler yapılırken biraz geyik de dönüyor. Laf emzirmeye geliyor bir şekilde, kızlar benim 22 ay emzirdiğimi Banu' nun "halen" devam ettiğini duyunca şok geçiriyorlar, inanamıyorlar, hayatta yapamayacaklarını söylüyorlar.. Emzirmenin çaba gerektiren bir şey olduğunu söylüyorum, ilk başta yılmasınlar diye, fazla da uzatmıyorum, zaten muhabbete de pek hevesli değiller..
Çıkışta Banu beni kapıda beklerken, montumu almaya gidiyorum soyunma odasına, onlar hala sınıfta konuşuyorlar, sınıfın önünden geçerken şu sözleri duyuyorum bölük pörçük: "O ne öyle canım emzik gibi? Emzik koy ağzına daha iyi..ıyyy!"
:)
Kınamıyorum, eleştirmiyorum..Ben de doğurmadan önce emzirme konusunda biraz çekimserdim, yok yani emzirmem demiyordum, kesin emzirecektim de sanki çok huylanılacak birşeymiş gibi geliyordu, ilk 3 ay gerçekten bayağı sıkıntı çekmeme (yaralar, emdi emmedi kompleksim) rağmen çok ama çok inat ettim ve 4. ayda işe başlamama rağmen sekteye uğramadan sürdü..Ne yara kaldı ne birşey..Sadece acayip bir haz ve keyif..
Onlar da kendi yollarını bulacaklar, belki inatla devam edecekler, belki uff almıyor işte napalım diyerek bırakacaklar, kendi bilecekleri iş..Ama içimden onları kendi halinde laktivist Açalya' ya workshop yapmaya göndermek geldi valla ne yalan söyleyeyim!! :)
10 Aralık 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
ben de bunu yazmamak için kendimi tutuyordum :)
Takıldıkları nokta biraz; o kadar emzirmek için hala ilk günlerdeki gibi kendimizi yıprattığımızı düşünmeleri ve biraz da; o kadar süre emzirirsen çocuk bağımsızlaşamaz düşüncesiydi...
Bir ara bu bağımsızlama bağlanma üzerine yazmak lazım... şimdilik herkesin memesi kendine diyelim :)
ben de hamileyken emzirmenin bu kadar keyifli bir iş oldugunu dusunemediydim. biraz tuhaf geliyordu hatta. ben hiç kınamıyorum. ama bebeği doğduktan sonra hala emzirmek istemeyn kadını açalya'ya yollama konusunda hemfikirim. açalya pataklar onları bi gzel
Ya bence çocuk doğurmadan önce bi çok şeyden bi haber oluyo insan. "Asla"ları biraz rahat kullanıyo kadınlar. Anne olduktan çok şeye bakış açısının değişmesi normal bence. Esas anne olduktan sonra bir de böyle konuşanlara ne demeli?? Onları hiç anlayamıyorum ben. Ama bence değişiyor herşey yavaş da olsa ;)
Allahım nasıl da geleceğe umutla bakan bir insanım!! :P
Yorum Gönder