Arda ilk defa geçen sene bu aralar antibiyotik kullanmıştı, yani 2.5 yaşına az kala. Hafif bir grip geçirirken bir anda kulak ağrısı tutmuş, doktor "otit" demiş ve ilk antibiyotiğini kullanmıştı. Sonrasında, otit yüzünden mi yoksa zaten dönemsel olarak başlayacak mıydı bilemiyorum ama burun tıkanıklığı, ağızdan nefes alması, geceleri horlaması başlamış, tüm kış sürmüştü. Mart ayında kreşe başlaması ile virutik hastalıkları artmış, geniz akıntısı hiç durmaz olmuştu. Çocuk doktorumuz geniz eti teşhisi koymak için beklemek gerektiğini, eğer yazı da bu şekilde geçirirsek KBB ye baktırmamız gerektiğini öğütlemişti. Haziran-Ağustos arasını bayağı bir rahat geçirince hafiflemiş, Eylül de yeniden aynı şikayetler başlayınca çok üstünde durmamıştık..Nasıl olsa virütik hastalıklar tetikliyordu, kalıcı bir sorun değildi...
Annemin "Şu çocuğu bir KBB ye gösterin" serzenişlerini de pek sallamamış ,"nasılolsa yazı iyi geçirdik" savının arkasına saklanmıştık. Fakat bir yandan da bu kalitesiz uyku, 80 lik dede gibi "hooorrrkk" diye nefes alıp sıçramaları canımı iyice sıkmaya başlamıştı. Bu uyuz halimizden uyanıp da bugün kendimizi Doktor Demir Abi'nin kollarına atmamızı ise okulumuz doktoru Mete Bey sağladı. Perşembe günkü tarama sonrasında beni arayıp kulakta sıvı birikmesi ve kızarıklık gördüğünü söyledi....
Hiç ummuyordum Demir'in ağzından şu cümlelerin döküleceğini;
"İki kulakta da sıvı birikmesi var, yoğun ve yapışkan bir kıvamda, işitmesi %20 civarında azalmış olabilir, geniz eti de büyük ve sıkıntı yaratıyor, zaten bu yüzden sıvı birikmesi oluyor, önlemimizi almazsak sıvı çoğalır ve ileri derecede duyma kaybına sebep olur......"
Tabiiki gayet profesyonel anlattı bu dediklerimi, böyle cin ali kıvamında değil...Arada bir dolu aklımda tutamadığım detaylar ile "nasıl oluyor da oluyor" kıvamında herşeyi anlattı ama zaten pek aklımda tutamam doktor konuşmalarını, bir de bu sefer, dedim ya beklemiyordum, dumur olmuşum, kafa gidik, hiç bir şey tutamadım aklımda.
10 gün antibiyotik ve 7 gün eşzamanlı otrivine ile tedaviyi deneyeceğiz, ama işe yaramaz ise -ki pek sanmıyorum ama yine de denemek istiyorum dedi Demir- işte o zaman ameliyat olacak Arda Totisi. Geniz eti alınacak vede kulaklara tüpçükler takılacak. Ben en çok bu tüplere takıldım. Daha duyar duymaz gözlerim doldu. Nedense kulak tüpü denince şu duyma için dışarı takılan korkunç tüpler geliyor aklıma...Biliyorum değil, "Hani mutfak pencerelerinde havalandırma için minicik delikler olur ya, onun gibi bir havalandırma boşluğu olacak" dedi Demir. Kendi kendine de atıcakmış vücut...Ne bileyim, yine de çok huzursuz oldum.
En çok "Acaba ihmalimiz var mı? Annemi dinlemedik, zamanında gelmedik" cümleleri vicdanımı, kalbimi sıktı, daralttı. Demir'e de sürekli bunu sorduk. Acaba daha önce gelsek sıvı birikmesi olmaz mıydı? İhmalimiz mi bu kadar ilerletti vs.. Demir her ne kadar "Hayır, olacağına varmış diyelim" dediyse de tatmin olmadım..Keşke geçen kış götürseydik diye diye içimi yedim...
Umarım ilaç tedavisi işe yarar...şimdilik tek temennim bu...Bir de...acaba hakikaten duymadığı için mi sürekli televizyonun dibine giriyor acaba?? :(